18 Nisan 2013 Perşembe






İMZA

Yağmur,bulut gibi bulut,deniz gibi olmak isteseydi mevsimden,renkten,sudan ucuz olan hepsi gibiliğin içinde yokolup gitseydiler  …insanlık da bu benzerlikten feyz ve nasip alsaydı ….ki zaten vicdan ve samimiyeti modernizme ganimet olarak verdiğimiz pahalı günlerin içindeyiz…yokolma tehditlerinden  uzakta zaten her ve hep var gibiyiz…. birimiz eksilsek diğeri tamamlar mı derdik…???
Ya da ayna ayna söyle bana kendi gibilikten daha güzeli var mı bu dünyada   cümlesi genelde benzer ama ayrıntıda bambaşka seçimlerin üzerine kurulu olabilir mi?
Yaratılıştan olmalıdır ki her insan farklı…Seçimler benzese de sebepler kendine has,kişiye özel ve ayrıcalıklı..
Bunca benzerlik içinde kendi gibiliklerin güzelleştirdiği ve yaşam belirtisi olan kendine özgülüği bitiren şey de ….modern çağ insanının kendinden başka herkesle ilgili olduğu ve kendini keşfetmeden etrafına adapte olduğu,neyi neden seçtiğini bilmeden hazır seçilmişlere yöneldiği gerçeği…
Etraf ,birbirine benzemeye çalışan gençler,birbirine benzemeye çalışan kadınlar ,birbirine benzemeye çalışan reklamlar,taklit adamlar,kopya insanlarla dolu… Herkes kendi ilgi alanlarını,becerilerini bir kenara bırakmış başkalarının ne yaptığını seyretmek,imrenmek ve taklit etmekle meşgul.
Yaşamlarını büyük birer turnusol kağıdı üzerine kurmuş olan insanlar,büyük paralar karşılında kendi gibiliklerini satıp başkasına benzemeyi tercih ediyorlar.
Etraflarındaki insanların neler yaptıklarıyla o kadar ilgililer ki,kendileri için ne yapabileceklerini,zevklerini,renklerini ve yaşamlarını güzelleştirecek özelliklerini halının altına süpürerek komşudaki kaleboduru kendi üstlerine yapıştırmakla meşguller.
Başkası okudu diye okunan okullar,komşudan görüp edinilen hobiler,arkadaşları beğeniyor diye beğenilip gidilen tatil beldeleri artık şahsımda kusma hissi yaratıyor.
Keşfetmek,üretmek,şahsına münhasır olmak gibi değerlerin giderek hisse kaybettiği şu günlerde  kendi gibi olan insanları sarsarak tebrik etmek,keşfedilmiş ve keyif aldıkları özel güzelliklerden ötürü insan ilan etmek istiyorum.
Başkasının yaratıp ürettiği şeyleri tıpatıp yaşamına giydirmek isteyenlerden, başka hayatlardan kopya çekilmiş hüzünlerden ve mutluluklardan da nefret ediyorum.
İnsan dediğinin seçimi ve yaşama bakışında kendi renkleri,kendi sayıları ,kendi yazıları ne yazık ki olmak zorunda…
İnsan olmanın getirdiği fiziksel ortaklıklar haricinde ,duygular ve akıl sorgulanmak zorunda.
Kişi,başkaları hakkında düşünmeye ayırdığı zamanı kendine ayırmak ve kendini keşfetmek zorunda.
Sosyolojik olarak dahil olunun gruplar içinde insanların birbiriyle etkileşimi tabi ki kaçınılmaz…fakat sırf bir başkası okuduğu için tüm diğerlerini hiç denemeden aynı kitaba odaklanmak,benzer izlenimler karşısında hiç sorgulamadan zaten sorgulanmış olanı seçmek,denenmişi denemek ve kendi renklerinden hiçbir resim yaratmadan dünyadan çekip gitmek insan olmanın gereğine ve doğasına aykırı olmalı..
Doğumdan ölüme kadar geçen sürede her geçen gün insanı fabrika ayarlarından uzaklaştıran yaşanmışlıkların sonunda bilinçli olarak edinilenler ,seçtiği renk,sevdiği müzik ,okuduğu kitap…
Acılar ya da mutluluklar  karşısındaki duruşumuz nasıl ki duygularımız açısından yaşadığımız  bir çeşit özgürlükse ,üretmek ve yaratmak için de akıl kullanılabilen tek değer…tabi varsa…
Bundandır ki insanın rahatça  imzasını atabileceği tek özgün eseri kendisi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder