İMZA
Yağmur,bulut gibi bulut,deniz gibi olmak isteseydi
mevsimden,renkten,sudan ucuz olan hepsi gibiliğin içinde yokolup gitseydiler …insanlık da bu benzerlikten feyz ve nasip
alsaydı ….ki zaten vicdan ve samimiyeti modernizme ganimet olarak verdiğimiz
pahalı günlerin içindeyiz…yokolma tehditlerinden uzakta zaten her ve hep var gibiyiz…. birimiz
eksilsek diğeri tamamlar mı derdik…???
Ya da ayna ayna söyle bana kendi gibilikten daha güzeli var
mı bu dünyada cümlesi genelde benzer ama ayrıntıda bambaşka
seçimlerin üzerine kurulu olabilir mi?
Yaratılıştan olmalıdır ki her insan farklı…Seçimler benzese
de sebepler kendine has,kişiye özel ve ayrıcalıklı..
Bunca benzerlik içinde kendi gibiliklerin güzelleştirdiği ve
yaşam belirtisi olan kendine özgülüği bitiren şey de ….modern çağ insanının
kendinden başka herkesle ilgili olduğu ve kendini keşfetmeden etrafına adapte
olduğu,neyi neden seçtiğini bilmeden hazır seçilmişlere yöneldiği gerçeği…
Etraf ,birbirine benzemeye çalışan gençler,birbirine
benzemeye çalışan kadınlar ,birbirine benzemeye çalışan reklamlar,taklit
adamlar,kopya insanlarla dolu… Herkes kendi ilgi alanlarını,becerilerini bir
kenara bırakmış başkalarının ne yaptığını seyretmek,imrenmek ve taklit etmekle
meşgul.
Yaşamlarını büyük birer turnusol kağıdı üzerine kurmuş olan
insanlar,büyük paralar karşılında kendi gibiliklerini satıp başkasına benzemeyi
tercih ediyorlar.
Etraflarındaki insanların neler yaptıklarıyla o kadar
ilgililer ki,kendileri için ne yapabileceklerini,zevklerini,renklerini ve
yaşamlarını güzelleştirecek özelliklerini halının altına süpürerek komşudaki
kaleboduru kendi üstlerine yapıştırmakla meşguller.
Başkası okudu diye okunan okullar,komşudan görüp edinilen
hobiler,arkadaşları beğeniyor diye beğenilip gidilen tatil beldeleri artık
şahsımda kusma hissi yaratıyor.
Keşfetmek,üretmek,şahsına münhasır olmak gibi değerlerin
giderek hisse kaybettiği şu günlerde kendi gibi olan insanları sarsarak tebrik
etmek,keşfedilmiş ve keyif aldıkları özel güzelliklerden ötürü insan ilan etmek
istiyorum.
Başkasının yaratıp ürettiği şeyleri tıpatıp yaşamına
giydirmek isteyenlerden, başka hayatlardan kopya çekilmiş hüzünlerden ve
mutluluklardan da nefret ediyorum.
İnsan dediğinin seçimi ve yaşama bakışında kendi
renkleri,kendi sayıları ,kendi yazıları ne yazık ki olmak zorunda…
İnsan olmanın getirdiği fiziksel ortaklıklar haricinde
,duygular ve akıl sorgulanmak zorunda.
Kişi,başkaları hakkında düşünmeye ayırdığı zamanı kendine
ayırmak ve kendini keşfetmek zorunda.
Sosyolojik olarak dahil olunun gruplar içinde insanların
birbiriyle etkileşimi tabi ki kaçınılmaz…fakat sırf bir başkası okuduğu için
tüm diğerlerini hiç denemeden aynı kitaba odaklanmak,benzer izlenimler
karşısında hiç sorgulamadan zaten sorgulanmış olanı seçmek,denenmişi denemek ve
kendi renklerinden hiçbir resim yaratmadan dünyadan çekip gitmek insan olmanın
gereğine ve doğasına aykırı olmalı..
Doğumdan ölüme kadar geçen sürede her geçen gün insanı
fabrika ayarlarından uzaklaştıran yaşanmışlıkların sonunda bilinçli olarak
edinilenler ,seçtiği renk,sevdiği müzik ,okuduğu kitap…
Acılar ya da mutluluklar
karşısındaki duruşumuz nasıl ki duygularımız açısından yaşadığımız bir çeşit özgürlükse ,üretmek ve yaratmak için
de akıl kullanılabilen tek değer…tabi varsa…
Bundandır ki insanın rahatça imzasını atabileceği tek özgün eseri kendisi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder