23 Haziran 2013 Pazar






GÜN GÖZÜNÜN ÖNÜNDE BATSIN VE MÜMKÜNSE BUNU KAÇIR...

Rakı balık kulübüne üye olanlar için midyede bulunan ağır metal ,ölüm sebebi olamayacak kadar hafiflemiştir artık..

Müzeyyen unutturamaz dedikçe aklına geldiğinden midir ....yoksa yedikçe semirdiğin  ev baklavaları için midir çektiğin acı bilinmez...herkesin ağzının kenarına oturan hüzünlü gülümseme, anasona salıncak kurmuş daha hızlı, daha hızlı dedikçe ...sade kahve değerlenir..

Ve kuru kahveciye rahmet okutan köpükte giderek uzaklaştığın gençliğini mi yüzdürür fal açtırırsın bilinmez ama orta yaşa geldikçe macera hakkını daha körpelere devretmen beklenir.

Aklı selim seçimler, mantıklı sayıda kadeh damga vuracakken geceye işte tam da o anda anarşist  bünye alttan almaz bu tartışmada..ruhunun kapılarını çarpıp giderken yine gelirim belki açık bırakayım hesabını yaptırmaz rakı balık..kapıyı ya ardına kadar açarsın...ya da sertçe kapatırsın artık....


gözlerin kuru kalsın ister balık bu arada......tut kendini tutabildiğin kadar...suyun içinde ağlanmaz ve güç gösterisinin biletleri satışa çıktığı gün tükenmiştir aslında..

ya da balıkla tanışır mısın acaba? mekan akustiği devreye girer burada...yoğun bir gürültü dumanının altında kendi sesini duyamazsın da rakıya buz almayı düşünmediğin halde çelik makastan bardağın içine alelacele bırakılmış çıtır çıtır bir buz sesi deler kulaklarını...

muhabbet derinse .. kılçıklara odaklanmak konuya çözüm getirebilir.. yeni ve temiz bir tabağa balığın iskeletini çatal yardımıyla naklederken bir sigara daha yaksam mı acaba sorusu şımarıklık olur...böyle sıradan bir kendin sorusu masanın örtüsünü havalandırır ve ağırlık olarak takılan beceriksiz seramikler çılgınca titreşirler...

kentin asıl sorusu kalabalığı yok eden bu rakıyla balığın miladının aslında çocukluğa dayandığı gerçeği midir ?? …ve rüyadan  mıdır …yoksa okunan bir kitaptan arta kalan senaryo mudur bilinmez boşluk tiyatrosunun sessiz replikleri…

gözlerin doldu mu ..? kaybettiklerin mi geldi aklına ..yoksa kendi yokoluşundan önce birşeyler yapmak üzere misin? mesela rakı balıktan başlamış gibi misin?

Rakı balık kulübüne üyeysen eğer ve günbatımını yakalamışsan…karşında günbatımından daha güzel bir şey oturmuyor demektir.
Çünkü hayrı kime bilinmez ama başka hiç bir yere bakamadığın bir aşk yoksa karşında gün batımını da kaçırmazsın saati tamamsa…gün doğumunu da …
Yani yaşadığının iliklerine kadar farkındaysan geçmiş olsun…en azından o anda ağır aşık değilsindir.
Çünkü bu şizofrenik sancı insanı yaşamdan uzaklaştıran devrilmesi güç bir sırıtmayı yerleştirir ki yüreğinin bir yerine ….ne rakı görüyor olman lazımdır o saatten sonra ne de batırdığın günü…

Zaten rakı balık kulübünün en önemli sorunu  iğneyi kendine günü başkasına batırmasıdır…günü batıracağı kişiyi seçtikten sonra günü doğurmaya gelmiştir ki sıra +18 bir çiftleşme yaratacağından mıdır bilinmez utangaç bir kızıllık yerleşir gözlerin ferine.

Feriye’den sonrasını Çukurcuma’ya kadar yağmurda yürüyerek ve iliklerine kadar ıslanarak gidebilen bir rakı balık kulübü üyesi şüphesiz  ki her daim vakur ,dünya batsa sükûnet içinde dumanla haberleşebilecek kadar başı bozuk bir büyücü olup çıkabilir bu işin içinden..

İstediği müziği yüzlerce frekans içinde saatlerdir yakalayamamış ve evine varmasına çok az zaman kalmış sinirli bir zaruretten sağ çıkabilen için ,sığ ve gündelik hatta ölümcül bunca derdin arasında iki kadehin dibini doğru yerde masaya vuramama dersi tam kırk dakika sürmüştür.
Her dakika bir yaş ve 365 gün demektir vatozun yüzgecinde..

Hamsinin göz çukurunu da yedikten sonra,balığın en güzel yeri kafasıdır efsanesinden dem vurduğunda..aslında balık bu hafızayla   bir yere varamamıştır ve şimdi kafası, bir insanın ağzındadır..… acilen bir başka dönemeç için yola çıkılır ki durulan yerden iett geçmediği malumdur..

Otobüsler deniz kenarlarından geçmezler buralarda…ama yolları bozkırlardan geçenler için yürünen sokaklar genellikle ve illa ki denizlere çıkacaktır..
  
Rakıyla balık bazen üvey bir masalın içindedirler....denizkızı her zamanki bacaksız haliyle üçgen bir kayanın üzerinde köpüklü bir demlenme içinde uzaklara bakmaktadır.

Çok sakin görünse de pasif bir agresyonu temsil eden denizkızı için aslında iki bacak demek bir hayat demektir…ki sadece hırçın kahkahalı ahtapot büyücü bilir bu gerçeği…kötüler çoğu zaman iyilerden zekidir.


Rakıyla balık bazen küserler…rakı olanca şiddetiyle bastıkça alkolü balığa tam da oltanın çıktığı yerden akan kan üzerine …pişmeye çeyrek kala tuzlu suyun aslında yaktıkça nasıl da iyileştirdiği gelir aklına balığın…

 Olmayan hafıza güçlü bir sıcakta pişerken birden beliriveren mavi bir kızıllıkta çöker balığın içine ve en lezzetli hali yürekler acısı halidir aslında…

Yaşayan bir balık rakıyla asla biraraya gelemeyeceği içindir ki …hikayesi hüzünlü,okuması zor bir roman gibidir …

İnsana yemek olan ölü bir balığın tüm hayatı ,masadaki bir kadeh rakıda gizlidir…

Bu sebeptendir ki rakıyla balık muhteşem bir ikilidir.
İnsana gelince…iki kişi konuşurken üçüncüye b..k yemek düşeceği içindir ki insanın bu arada az yemesi çok içmesi istenir..

Ne kadar içersen o kadar denizsindir…
Ne kadar içersen o kadar mavisindir.
Rakıyla balığın arasına girmeyiniz...







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder